ALLAH’IN AYI MUHARREM…
Yıl 622. Aylardan Muharrem. Bütün dinlerde kutsal kabul edilen bir ay. Yıl 638. Hz. Ömer ikinci halife. Müslümanların kendilerine has bir takvimi olsun arzusu ağır bastı. Hz. Ali “ 622 yılında hicret olmuştur. Takvimimiz de hicri 622 yılı olsun” diyor. Bu fikir kabul ediliyor. 638, on altıncı hicri yıl olarak kabul edildi. Bugün ise; 1432 hicri yıldayız. Ve Muharremin 9. Günü. Yarın ise; Muharremin 10. Günü. Yani aşure günü. Hicri senenin ilk ayı.
Tarih boyunca Peygamberlerle ilgili bir çok kurtuluş mucizelerinin yaşanmasına sebep olan bir aydır Muharrem. Hz. Adem ve Hz. Havva’nın tövbesinin kabulü, Hz. İbrahim ‘in Nemrut’un ateşinden kurtulması, Hz. Yakub’un gözlerinin açılıp, oğlu Yusuf (a.s)’a kavuşması, Hz. Eyyub’un hastalığından şifa bulması, Hz. Musa’nın kızıl denizden geçerek Firavun’un zulmünden kurtulması… gibi nice kurtuluş mucizeleri bu ayda ve aşure gününde cereyan etmiştir.
Günümüzdeki aşure, Nuh (a.s) tufanı neticesinde başlamış, günümüze kadar gelmiştir. Gemi Cudi Dağına oturunca gemi sakinleri geminin ambarında bulunan tahılları karıştırarak bir tatlı yaparlar. Aşure geleneği bu şekilde başlamış oldu.
Peygamber Efendimiz, (S.A.V) Medine’ye hicret edince Yahudilerin aşure gününde oruç tuttuklarını görmüş, “ Bu ne orucudur ?” diye sorması üzerine,
-Allah’ü Teale aşure gününde Hz. Musa ile İsrailoğullarını Firavun’un zulmünden kurtarmıştır. Onun için şükür orucu tutmaktayız. Cevabını vermeleri üzerine Peygamberimiz, “ Ben Musa’ya (a.s) sizden daha yakınım.” Buyurarak O da oruç tutmuş ve ümmetine de oruç tutmalarını emretmiştir. Ancak ertesi sene Ramazan orucu farz kılınınca insanları serbest bırakan Efendimiz, “ İsteyen tutsun isteyen de tutmasın. Bize ait Ramazan orucumuz başladı.” Buyurmuştur. Aşure gününde oruç tutanlar sevap kazanır, tutmayanlar ise; günaha girmez. Ancak aşure gününde oruç tutacak olanlar, önüne yahut da arkasına oruç ekleyerek iki ya da üç oruç tutsalar, öncekileri taklit değil, kendi oruçlarını tatbik etmiş sayılarak daha sevaplısını yapmış olurlar.
Hz. Peygamberin (S.A.V), Aziz ehl-i beyt’inin (ev halkı) yetmiş iki mensubu da aşure gününde kerbela’da şehit edilmiştir. Zalimler cezaya gitmiş, mazlumlar da şehitlik makamına ulaşmıştır.
İlk müceddid Ömer bin Abdülaziz gibi büyük bir zat ise; bu konuda hepimize ölçü olan sözünü şöyle söylemiştir:
- Allah bizim elimizi o kanlı olaylardan temiz tuttu. Biz de dilimizi temiz tutar, ileri geri konuşarak zihinleri karıştırmaktan uzak kalırız.
Bize düşen: Kerbela’da Hz. Hüseyin Efendimiz başta olmak üzere yetmiş iki kişinin şehit olması bütün İslam alemini mateme boğan ciğer- suz bir hadisedir. Dolayısıyla bütün Müslümanların bu tür acı olaylardan ders alarak birbirlerini sevmesi ve birbirlerine sıkıca kenetlenmesi olmazsa olmaz bir gereksinimdir. Bu vesile ile Hz. Hüseyin Efendimiz ve onunla beraber şehit edilen arkadaşlarına Allah’tan gani gani rahmet diler, ibretamiz yönüyle aşure gününün Müslümanların birlik ve beraberliğine , dirlik ve esenliğine vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim.
İSMET MERT