İLAHİ BİR ESİNTİ YETİŞİYOR İMDADIMIZA
“Ey Rabb’im bizleri nefsimizle, göz açıp kapayıncaya kadar da olsa, başbaşa bırakma” duası geliyor aklımıza. “İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim de tevekkülü iktiza eder”. Gerçeği yerleşiyor kalbimizin ta derinliklerine. Allah (c.c), fırsat veriyor kendimize gelmemiz için. Kendimizi bilmemiz için. Dünya meşgalelerinden bir an olsa da tatile çıkmak, yorgunluğuzu atmak için başka bir işe koyulmak için. Öyle demiyor mu Rabb’imiz İnşirah suresinde: “Gerçekten zorlukla beraber, bir kolaylık vardır. O halde boş kaldığın zaman (bir işten boşaldığın zaman) hemen (başka bir işe giriş) yorul!. Ve artık ancak Rabb’ini arzula!” ( İnşirah suresi, 6,7 ve 8. Ayetler.)
Neyse ki ilahi bir esinti yetişiyor imdadımıza. Üç aylar şefkatli elini uzatıyor bize. Üç aylara girdik şefkat kapılarının ardına kadar açıldığı o üç mukaddes zaman dilimi bizi çağırıyor kendine. Aslında kendi içimize, ruhumuza, varlık nedenimize davet ediyor yeniden. Bu üç aylar kendimize dönmenin tam zamanı. Dünyanın şaşaalı işleri arasında gerçekten kendimizi çok ihmal ediyoruz. Sonuçta insanız. Bir hayat yaşıyoruz. Bir gün saatin tik takları bizim için anlamsız hale gelecek. Bir gün atmayacak kalbimiz. Bir gün yeryüzünün herc ü merci ile bütün alakamız kesilecek. Şair Cahit Sıtkı Tarancı ne güzel söylemiş:
“ Neylersin ölüm herkesin başında,
Uyudun uyanamadın olacak,
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?.
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.”
Öyleyse üç ayları fırsat bilip kalbimizin tam merkezine doğru, derin bir seyahate çıkmalıyız!. Kendimize, ruhumuza, vicdanımıza doğru derinlemesine atacağımız her adım, bizi birbirimize daha yakın kılacak. Nefretin yerini sevgi alacak.
Ötekini anlamak, kendimizi anlamakla başlar. Allah’ı bilmek de, kendimizi bilmekten geçer. Anlamak gayreti, varlık sebebimizin ortaya çıkmasını sağladığı gibi, dirlik vesilemizin de kılavuzudur.
Üç ayların ilki olan Recep ayındayız. Daha işin başındayız. Yani Regaib Kandilini geride bıraktık. Fakat önümüzde kandiller var. Yeni doğumların arefesindeyiz. Ruhumuz sevgi ile kanatlanabilir. Ufkumuz sonsuzluğa açılabilir. Yeter ki bir şeyleri düzeltmeye kendimizden başlayabilelim. İyi ki yetiştin imdadımıza ey güzel üç aylar. İyi ki geldin. Karanlıklar içinde kalmıştık. İdrak ettir kendini bizlere...
Burada Efendimizin şu hadisini de hatırlayalım:
"Recep, Allah’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan ise; ümmetimin ayıdır.”
Ne diyelim değerli dostlar. Allah, bizi Ramazan ayından tam istifade etmeye liyakatli kılsın. O ayın içerisinde Kadir gecesi var. Değerlendirilebilirse “ bin aydan daha hayırlı bir gece” Rabb’im bu fırsatı verir inşa-Allah. Yazımızı yine Efendimizin bir hadisi ile noktalayalım:
“Allah’ım, bize Recep ve Şaban’ı mübarek kıl. Bizi Ramazan’a ulaştır”.
Hoşça kalın değerli dostlar. İsmet MERT