Sağlık Meslek lisesi son sınıfta yaşımız memuriyeti tutmadığı için "kaza_i rüşt" ,yani "yaşı memuriyete uygundur" belgesi için babamı mahkemeye vermem gerekti. Zaten göstermelik bir dava olduğundan hakim dilekçeyi okur okumaz '' yaz kızım"... diyerek mahkemeyi çabucak sonuçlandırdı. Dedi ki "Eladım mahkeme sonucunu saat 15 gibi giden evraktan alırsınız."
Adliyeden ayrıldık, saat 15'te gelip giden evrak bölümünden mahkeme sonucunu istedik. Görevli sığır arkadaş evraklar arasından bizim mahkeme sonucunu buldu. Sonra bana döndü; "Hemşerim evrakınız burada, ama burası bakkal dükkanı değil, bu gün git yarın gel evrakını al." Çaresiz ayrıldık adliyeden ve 50 km uzaktaki köyümüze geri döndük.
Yıllar sonra aşağıda anlatacağım hikayeyi okuyunca bizi zor durumda bırakan o adliye görevlisi gözümde canlanıverdi:
“Yerleşim yerlerinde günlük işlerde kullanılmak üzere su ve su tesisatının henüz kurulmadığı dönemlerde, kent sakinlerinin tuvalet ihtiyaçlarını karşılamak üzere genel tuvaletler yapılırmış. Kent ahalisi, günlük işlerini yapmak üzere evlerinden çıkıp, işlerini yaptıktan sonra eve dönmekte geciktiklerinde, tuvalet ihtiyaçlarını bu genel tuvaletlerde giderirmiş. Bu tuvaletlerin önünde 5-6 tane su dolu ibrik bulunur ve boşaldığında bu ibrikleri dolduran, tuvalete girenlere ibrikleri “usulünce” servis eden “İbrikçibaşılar” görev yaparmış.
Bir akşam vakti tuvalete gelen ve çok sıkıştığı için ibrikçibaşını görmeyen orta yaşlı vatandaş, ibriklerden birini kaptığı gibi tuvalete doğru yönelmiş. Yönelmesiyle de omzuna yapışan eli hissetmesi bir olmuş;
- Hop! Hemşerim nereye?
- Tuvalete.
- Bırak o ibriği!
- Neden?
- Çünkü o ibriğin sırası gelmedi. O üçüncü ibrik. Sen birinci ibriği alacaksın.
- Ne fark eder? Hepsi aynı değil mi?
İbrikçibaşı bu cevap karşısında bir an duraklar ama kısa sürede toparlanıp cevabı yapıştırır:
-Biz de burada ibrikçibaşıyız herhalde .Bırakın bu kadar da havamız olsun."
Necmi DEV