KADİR HOCAMIN KEHANETİNE DAİRDİR
Kadir hocamın gerçekleşeceği neredeyse kesin olan kehanetini okuyunca aynı endişeyi yaşayan Kişilerin hiç de az olmadığını gördüm.(Peki bu beni umutlandırdı mı? Ne gezer...)
Lise yıllarımdayken içimi karartan iki rüya görmüştüm hocamın yazısını okuyunca bu rüyaları hatırladım.
İlk rüyam şöyle idi:
Spor Akademisi başvurusu yapmak için İlçe Gençlik ve Spor Müdürlüğüne gideceğim telaşlıyım. Aceleyle hazırlanıyorum. Babam benim telaşlı olmama kızıyor.
-Oğlum acelen ne? Gideceğin yer şuracıkta, diyor.
Ne var bunda diyeceksiniz. Elbette buraya kadar acaip bir şey yok. Acayip olan şu ki Gençlik ve Spor Müdürlüğü, Emirağa'da Paşa ile Latif Dayının evinin olduğu yerde koca bir resmi bina. Gidiyorum, üst kata çıkıyorum ama ruhum müthiş sıkılıyor. Denize doğru bakıyorum yüksek binaların arasında zorlukla seçilebiliyor. Moralim bozuk bir şekilde sahile iniyorum. Sahilde çok iyi tanıdığımız ( isim söylersem kırılabilirler) kişileri üç tekerlikli seyyar arabalarda mısır satarken görüyorum.
İkinci rüyamda, uzun yıllar sonra köye dönmeye karar veriyorum. Köyden bir daire alıyorum. Nerede mi? Bilirsiniz canım rahmetli Balıkçı Yusuf'un oğlu Mustafa(Dede) Mert'in tarlasında. Mustafa Abinin oğlu Murat da kanalın öteki tarafındaki Apartman penceresinden bana bakıyor.(Kadir hocam, aslında hakiki "Kara Dede" Mustafa Abi olmalı. Dahası onun gözleri de kara) Herhalde iki gün bu rüyanın kötü etkisinden kurtulamadım
Bunlar rüya deyip geçerdim belki ama cennet köyümün akibeti ders kitaplarına bile girmiş durumda. Amcamın lisede okuduğu yıllarda coğrafya kitaplarında köyün, Akdede Abinin evinin aşağı tarafından çekilmiş bir fotoğrafı vardı .Fotoğrafın altında Torosların eteğinde kendine özgü iklim ve bitki örtüsünden bahsediyordu.
Geçen yıl okutulan coğrafya kitaplarında yine bir Kaledran fotoğrafı vardı. Hem de Madenliğin oradaki virajdan(Liman Tepesi) çekilmiş harika bir fotoğraftı. Ama bu defa fotoğrafın altındaki açıklamada “beton kirliliği”ne dikkat çekiliyordu.
Peki köyde 20 dönüm kadar arazim olsaydı Bu meseleyi böyle takar mıydım?...
Mesela "para" bana dik dik bakıp; -Bana bak len ;Ya ben ya Kaledran... " dese ne yapardım? Alanyalıların düştüğü hataya düşer miydim acaba?...
Neyse daha fazla içinizi karartmayayım. Ama Kadir Hocama bir soru sormadan edemeyeceğim.
Kadir Hocam; Ak Dayı, Ak Dede, Kara Dede……………..
Babam nerede Kadir Hocam? Herhalde sen bizim pederin rengini beğenmedin(Aslında sakalları ak ama neyse)
Dip not:
1.Şimdilik köyün yabancı istilasına karşı iki sigortası var ama bilmem ki ne kadar dayanırlar... ( İnşallah fazla yüke dayanamayıp atmazlar )
2.Bir çukura bir kere düşene "eşek" derler ikinci kere aynı çukura düşene ne derlerdi hatırlayamadım.
3. Sahi 20 sene sonra sahilde kaynamış mısırın tanesi kaçtan gider?
Saygı ve Selamlar... NECMİ DEV