GELİN "ÜLÜ" DAĞITALIM BU AREFE
Merhaba,
Çocukluğumda bayram arefelerinin ayrı bir güzelliği vardı. Bugünlerde kısmen terk edilen bir adetimiz vardı; arefe günü “ülü” dağıtmak.
Belki yaşları 20’nin altında olanlar “ülü” diye neye dendiğini bilmiyor olabilir. Önce “ülü” kelimesinin Büyük Türkçe Sözlük’teki anlamlarına bakalım:
Ülü: 1. Düğünde gönderilen çerez, armağan. 2. Çocuklara verilen küçük armağan. 3. Sadaka. 4. Armağan. 5. Pay, kısmet: Ülüsünü göğden bekleyenin ölüsünü toprak yer. 6.bk. ülüş (I). 7. Yoksul komşuya gönderilen yemek. 8. ölü evine gönderilen akşam yemeği. 9. Yiyecek. 10. Kurban etinden verilen sadaka. 9. Komşuların birbirine gönderdiği yemek. 10. Hisse, pay, kısmet, kısım, bölük…
Bizim ülü dediğimiz şey de yukarıdaki tanımlara uysa da biraz farkı vardı. Bir geleneği vardı.
Çocukluğumuzda, arefe günleri erkenden annelerimiz ateşi yakar, hamuru yoğurur ve odun ateşinin isinden dışı kararmış, uzun saplı tavalarda “pişi” yaparlardı. Sonra bir miktar pişiyi tepsiye koyar ve üstünü bezle örterlerdi. Tepsiyi elimize verip tembih ederlerdi; “Tepsiyi düşürmeden Dayınele, Cemil’abanele, İzzetA’lara, Akdedeele….. dağıt gel; haydi oh benim goçum…” derlerdi.
Biz ülü dağıtmaktan üşenmezdik. Hatta arefe günlerini iple çekerdik. Çünkü pişi dağıttığımız evlerden bize şeker verirlerdi. Eğer yaşlı iseler ve evde ülü dağıtacak .ocuk yoksa, onlar da bize hem şeker verir hem de kendi ülülerini bizim tepsiye koyarlardı. İşte biz bu geleneğe “ülü dağıtmak” diyorduk.
Yıllar geçti… Çocukluğumuzdan uzaklaştıkça eski adetlerimizden de uzaklaştık birer birer… Çocuklar iki şeker için 2 kilometre uzaktaki komşuya akrabaya ülü götürmek istemez oldular. Yaşlılar yine pişiyi yapıp, gelen olursa onların tepsisine koyup göndermeye devam ettiler bir süre.
Geldik günümüze. Günümüzde “ülü dağıtmak” ancak hatıralarımızda kaldı. Aslında yine eskisi gibi arefe günleri erkenden pişi yapılıyor. Ancak dağıtan kalmadı. Ancak misafir gelirse ikram ediliyor; gelmezse ev halkı yiyor.
Dostlar, komşuya vereceğimiz pişinin; 2 beze hamur kızartmasının belki maddi değeri yoktu ama manevi değeri çok büyüktü. Bu sayede komşu komşuyu unutmuyordu, çocuklar yaşlılara saygıyı, akrabalara saygıyı öğreniyordu, yaşlılar da köyde kim kimin çocuğu, hısımı öğreniyordu.
Gelin bu bayram arefesinde bir nostalji yapalım; alalım elimize pişi tepsisini, ülü dağıtalım. Bakarsınız, unutulan başka değerlerimiz de yeniden canlanmaya başlar. Ne dersiniz?
Saygılarımla. BAHADIR DEV