ATA YURDU "ÇALIŞ"
Babama birkaç yalvarmadan sonra izini koparır Bakkal İbo'nun (eniştem) dükkanının önünde soluğu alırdım. Akşam olunca büyük mavi Rus motoruna biner yola çıkardık. Rotamız Kaledran'ın 9 km. Kuzeyine Toroslar'ın eteklerine ata yurdu Çalış'a doğru olurdu. Çalış'ın kıvrım kıvrım tozlu yollarında uçarcasına ilerlerdik. Ben Çalışta doğup büyümedim. Ama hep bir özlem olurdu dede-baba memleketine. Koyak'ı geçip Borun Deresinde varınca mola verilirdi. Rampalarda sıkışan motor biraz nefes alırken bende muarın (pınar) serin suyundan doya doya içerdim. Sonra yola devam edip Çalış'a varırdık. Hemen sabah olunca ilk işim ailemin eskiden yaşadıkları yıkılmış, virane evlerine gider oradaki büyük cevizin altına oturur onları hayalimde yaşatırdım. İki tane yıkık ev vardı. Birisi babamla annemin diğeri dedemin. Hayalimde babamla annem tarlada dedemle çalışır olurdu. İnekler otlardı az ilerde. Sular şarıl şarıl akardı. Babamı yaptığı talvar (çardak) tüm ihtişamlı dururdu badem ağacının altında. Cıvıl cıvıl insan sesi şakırdı hayalimde.
Sunay Yıldırım'la (joker) eşeklerle saman taşımaya giderdik harmanlığa. Sonrasında eşekleri yarıştırırdık. Eşekler bundan hoşlanmaz mutlaka sırtından birimizi atardı. Akşamüzeri olunca Çalış gençliği Murat Ustanın evinin üstündeki tarlada bir araya gelir top oynarlardı. Biz çocuk olduğumuz için sadece izler, büyük zevk alırdık. Yıldız futbolcuları büyük bir stadyumda izler gibi olurdum.O zamanın en ünlü futbolcuları Kara Mevlüt, Hoca, Hıdır, Uzun Mustafa, Selahattin, Ahmet ve aklıma gelmeyenler. Maç esnasında en büyük talihsizlik topun aşağıya kaçmasıydı. Maç en az 10 dakika durmak zorunda kalırdı, çünkü top dereye kadar inerdi. Genelde yedek top olmazdı. Oynan topda da sonradan acemice atılmış dikişler olur, topun iç lastiği gözükürdü.
Akrabalarımızı mutlaka ziyaret etmem tembihlenirdi evde. Tek tek dolaşır hediye olarak verdikleri bülüçleri (civciv) kutulara koyardım. Bir gece dedemin sallanan talvarında yatardım. Her hareketinde bir beşik gibi sallanırdı rahmetlinin talvarı. Yaşıtlarımızla büğetlerde(havuz) yıkanır oyunlar oynardık. Kuş yakalamak için tuzak kurardık. Yakaladığımız kuşlarla akşama Çılbır yapar yerdik .Ve dönüş zamanından nefret ederdim.
Hani derler ya '' ya havasından Ya da suyundan '' diye. Sanırım biz Çalışlıları diğerlerinden ayıran Çalışın Muarlarından içtiğimiz suda gizli. Şimdilerde oralarda yaşayan sayısı bir elin parmakları kadardır ama Kaledran'da kime sorsan Çalışla bir bağlantısı mutlaka çıkar. Çünkü Çalışlılar kızlarını genelde Alanobalılarla evlendirmişler. Yani enişte sayısı bir hayli fazla. Çalışla bağlantısı olmayanlara da benden tavsiye mutlaka gidip Davutlar Muarından su içsin ,Ya da bir şişede getirtip içsin, hayatında farkını görecektir mutlaka.
Tüm Çalışlılara selamlarımı sunarım...
ERKAN ÇELİK