VE ZAMAN GEÇTİ...
Giyerdik mavi önlüklerimizi, ayakta lastik ayakkabı, elimizde ise öğlen yemek için azıklarımız; birerli ikişerli düşerdik okul yoluna. Okul köyün en doğusunda ormanın hemen başlangıcındaydı. Patika bir yoldan giderdik okula. Mahmut Altan'ın tarlasının üstünden, kanal boyunu takip eder ulaşırdık okulumuza. Biz yürüyerek giderdik okula gülüşe-oynaşa. Ama şimdi bakıyorum Anıtlı Alanoba İlköğretim Okulu öğrencileri servisle gidiyorlar. Şanslı öğrencilerdik çünkü bizim iyi öğretmenlerimiz vardı. Hatırlarsınız Ayhan-İsmail Şahin öğretmenleri. Bizi onlar okuttu, mezun etti ve onlarda gitti köyden. Onlara minnettarlığımı bir kez daha belirtmek isterim. İyi eğitimcilik kimliklerinin yanında iyi birer insandılar.
Teknoloji yoktu biz büyürken. Teknolojisiz büyüyen son nesildik biz. Bilgisayar yoktu mesela onun yerine çellik-çomak oyunu vardı. Atari yoktu, pilav pişti vardı ya da büyüklerimizden gizlice kesip yaptığımız telli hortum arabamız . Sapanla kuş avlardık. Şimdi her taraf sera oldu sapanla da kuş avlanmaz olmuş. Şimdi ise teknoloji sayesinde eskilerden bir resmi paylaşmak istiyorum sizinle.
Okula geldiğimizde hemen oyuna dalardık. Çok geçmeden ilk zil çalar, andımızı söyledikten sonra girerdik sınıflarımıza. Zaten iki tane sınıf vardı 1.2.3. sınıfları İsmail öğretmen, 4. ve 5. sınıfları da Ayhan öğretmen okuturdu. Bazen yaramaz bazen çalışkan öğrenciler olurduk. Ve iple çektiğimiz öğle arası zili çalardı. Hemen çam ağaçlarının altına koşuşur üçerli beşerli guruplar halinde yemek yemek üzere ''YANAŞIRDIK'' bir birimize. Kimi zeytin, kimi kuru keş, kimi ise sadece soğan getirmiş olurdu. Azığı iyi olanı guruba almak için yarışırdık. Ama genelde guruplar değişmezdi. Mesela benim yanaştığım gurupta Kenan Cesur, Ertuğrul Görmez ve Emrah Çetiner olurdu. Yemekten hemen sonra topumuz varsa top oynardık. ''Toklu'' zamanı toklu bulmaya çalışırdık. Ya da mantar zamanı mantar bulmaya çalışırdık. Yaza doğru okulun gezisi olurdu. Genelliklede Yakacık İlköğretim Okulu ile beraber olurdu ve çayın kenarına giderdik. İki okul arasında futbol maçı yapılırdı. Sanki bize milli maç gibi gelirdi ve İsmail öğretmenden alırdık taktikleri, yenilirsek de hayıflanırdı bize.
Ve zaman geçti, yıllar hızla yol aldı. İlkokulu bitirdikten sonra tam 15 yıl geçmiş. 5. sınıftaki bu resme bakıyorum da neler değişmiş neler. Kimisi evlenmiş çoluk çocuk sahibi olmuş bazıları hala bekar. Kimisi ayrılmış köyden başka yerlerde hayat mücadelesi veriyor. Kimisi de göçmüş bu dünyadan. Anılar geçti gözlerimin önünden bir film şeridi gibi. Ömür denen kısacık zaman dilimine neler sığıyor. Fotoğrafa bakarken daha dünmüş gibi geliyor insana; kimin çektiğini bilmiyorum ama dün poz vermiş gibi; ÇEKİYORUM GÜLÜMSEYİNNN.
ERKAN ÇELİK