BİR KALEDRAN ANISI "PAŞANIN ÖZEL ASKERİ"
Karadenizli bir yurttaşımız, askerdeki oğlundan, çoktandır merakla beklediği mektubu alır. Sevinçle, coşkuyla, gözleri yaşararak okur. Bir daha, bir daha okur. Sevinçten gözleri dolar, Gurur duyar oğluyla.
Okuduklarını arkadaşlarıyla, komşularıyla paylaşmak, oğlunun ne denli önemli bir asker olduğunu onlara da anlatmak için köyün kahvesine koşar.
Kahveciyi çağırır:
“Çaylar benden, herkese çay ver kahveci!” der.
Komşular merakla; “ Hayrola? Hangi dağda kurt öldü?” derler.
Bizimki, ağzı kulaklarına vararak; “Oğlumdan mektup aldım. Görün bakalım analar ne arlanlar doğururmuş. Oğlum nasıl bir asker olmuş dinleyin!” der ve mektubun baştaki bölümlerini sessizce gözden geçirip esas okumak istediği bölümü yüksek sesle ve yine coşkuyla okumaya başlar:
“Sevgili babacığım,
Yukarıda da anlattığım gibi askerliğim çok rahat geçiyor.
Mersinde askerlik yapmak çok güzel.
Akşam üstü eğitimim bitince Antalya’ya geçiyorum.
Orada beni paşa ayakta karşılıyor.
Biraz sohbetle paşanın birkaç çayını içiyorum.
Paşa beni çok sever.
Akşam olunca yine Mersin’e dönüp dinlenmeye geçiyorum.
Yani babacığım, beni merak etme, askerliğim şahane geçiyor.”
Mektubu burada sonlandırır. Gururla çevresine bakar.
Çevresinden:
“Aşk olsun!””Helal olsun çocuğa!”
“Kendini nasıl da sevdirmiş.” Böyle pek çok öğücü sözler söylenir.
Gelelim işin aslına:
Aslında da askerin yazdıklarının tümü doğrudur.
Sevgili askerimiz,Mersin’in en batısında, Antalya sınırında, Kaledran’da askerdir. Bulunduğu karakol, sınır olan Kaledran Çayına 25 metre, Çay içmeye gittiği yer de köprünün bitiminin 25 metre batısında, Antalya sınırları içindeki kahvedir.
Peki, “Paşa” ne oluyor? Askerimiz yalan mı söylüyor?
Hayır, Haşa, hiç yalan yok.,
Ama bu Paşa, Tat’ın kahvesinde garsonluk yapan bizim sevgili, güler yüzlü, alçak gönüllü Paşa’mızdır. Murat Kaş’ın (Halil Muradı’nın ) ketsek boylu Paşa’sıdır
Sevgili gençler, yine köyde dinlediğim bu geçek öykü unutulmasın istedim.
Hepinize sevgiler.
A.KADİR GÜNDÜZ