ÇALIŞ'TAN OKULA YOL ANILARI
İlk okulum, Çalış'taki evimize 9 km idi. Bırak arabayı arabanın yolu yoktu. Biz evden çıkar diğer çocuklarla yüyüyerek okulun yolunu tutardık. Birkaç isim sayayım da hatırlamış olayım: Zekiye, Makbule, Selahattin, Neriman, Mevlüt vs. en az 10 kişi olurduk dayım, teyzem halam ve akadaşları... Çocukluk işte; oyanayarak gittiğimiz için saatten haberimiz olmazdı.
Bazen okula geç kalırdık. Bazen bakardık ki uzaktan zil çalmış hadi dön geri... Bazılarımız dayak yerdi ailesinden "niye dönmüşüz" diye. Hiç dayak yemeyen bir ben vardım belki de... Okul dönüşü yol mezarlıktan geçiyor. Tabii bizim arkadaşlar korkuyorlar... Ölüden korkulurmu yahu? Bana derlerdi; "sen öne geç bildiklerinden oku da korkmayalım." Olur. Ben aynen öne geçer ve mezarlıktan geçirridim yaramazları.
Eh sıra geldi benim mahallenin dışında olan evime gitmeme... Hava karamış olurdu. Hani korkmuyorum ya ben... Hadi git bakalım; ıııı hiç niyetim yok yalnız gitmeye. Giderim de ışık yokki, yol karanlık... Tabi burada anne faktörü devreye giriyor. "ANNNNEEEEEEEE ANNNEEEEE". Eh kadıncaz ne yapsın alıyor çırayı yanıma kadar geliyor, bırak tokat atmayı bağırmıyo bile. Bir tane tokat atsa valla bir daha geç kalmam... Burada canım anneme de sevgiler saygılar gönderiyorum. Bi taneydi benim anam.
Ertesi gün tabi kimseye çıra olayını açar mıyım; karizmayı çizdirir miyim?